• https://www.facebook.com/tetaileandasifa
  • https://www.twitter.com/theta_ile_andasifa
  • https://www.instagram.com/theta_ile_andasifa

Kısır Döngülerimiz Bize Ne Anlatıyor?

Kısır Döngülerimiz Bize Ne Anlatıyor?

 

Şuan, durun ve bir düşünün sizi rahatsız eden hangi sahneler hayatınızda tekrar tekrar yaşanıyor?

Ve bu sahnelerde hangi duygularınızı açığa çıkıyor?

Hangi tanıdık duygulara ayna oluyor?

Bizi rahatsız eden duygulara teşekkür etmeliyiz.

Çünkü bu duygular bize içimizde iyileştirmemiz gereken parçaları işaret eder.

İnsan keyifliyken, mutluyken kendi içi dünyasına derinlemesine bakmaya ihtiyaç duymaz.

Ne zaman olağanüstü bir şeyler olur, rutini bozulur, canını sıkan olaylar, rahatsızlıklar, hastalıklar olur, yavaşlar, durur kendi iç alemine bakar. Kendi seçimiyle bakmaktan korktuğu içsel parçalarına bakmak zorunda kalır.

Uzun zaman devam eden döngüler konusunda danışanlarımda çalışırken en çok karşılaştığım konulardan biri; DEĞİŞME KORKUSU.

Şuan oldukları yaşa gelene kadar tutundukları zorlayan duyguları bırakmaya korkuyorlar, direnç gösteriyorlar.

İçlerinde yıllarca tuttukları onlara acı veren, zorlayan, bedenlerine tutunmuş, onları hasta eden duyguları bırakmak tehdit gibi geliyor. Tanıdık cehennem bilinmeyen cennetten daha ykın geliyor onlara.  İnsan doğası gereği hepimiz bilmediğimizden korkarız. Yeniliklere mesafeli durur beynimiz. Eski olanlara bu nedenle tutunuruz. Bilinçli zihnimiz eskinin bize iyi gelmediğini, hayatımızı zorlaştırdığını bilir ve fakat yine de eskiye tutunmaya çalışır, bırakamayız.

Bilinçli olarak yapmamız gerekenleri, ihtiyacımız olan şeyleri çok iyi biliriz.

Bazen bunları yapmak için adımlar atarız. Kilo vermek için spor salonuna yazılmak gibi. Sonra gitmeyiz, gitmemize engel olarak bir güç vardır içeride. Kiloları bırakmak istemeyiz. Kilomuzla kurduğumuz bağlar, bizi koruduğuna dair inançlarımız vardır.

Bu konu bazen kilo olur, bazen bir bağımlılığı bırakmak, acı veren bir ilişkiyi bırakmak, bazen tekrar tekrar tedavi görmemize rağmen bir türlü iyileşmeyen bir hastalığımız, sürekli olmasını çok istiyorum deyip somut atmadığımız konular olabilir.

Konu her ne olursa olsun biz ona tutunduğumuzu fark etmeyiz.

Bizi rahatsız eden o konunun hayatımızda kalmasını biz seçeriz!

Biz izin veririz hayatımızda kalmasına! Sıkı sıkıya tutunurken bir yandan da bağırırız; imdaaaat biri beni kurtarsın. ( Kendimden biliyorum, böyle bir dönem yaşandı )

Bıktım, usandım, mahvoldum deriz ama yine de ısrarla o konuyu, o kişiyi, o rahatsızlığı, o alışkanlığı bırakmayız, hayatımızda tutmaya devam ederiz.

En çok neyden şikayet ediyorsun bir düşün?

İşte o neyse sen onu hayatında tutuyorsun.

Peki neden bırakmıyorum? Diyor bir parçanız biliyorum.

Ben de sordum yıllarca, dilimde çok istiyorum deyip aslında içerde bırakmak istemediğim her konu için. İnsan neden kendine bunu yapar biliyor musunuz?

Çünkü 0-6 yaş arasında yaşadığı sahneleri sürekli yaşamak ister. O dönemde tanık olduğu baskın duygular neyse aynılarını yaşamak, karşısında o sahneleri görmek ister.

Bu sahneler ona güvenli gelir. Bu sahneleri tekrar yaşarsa hayatta kalacağına inanır.

Birilerini annesi, birilerini babası yapar ve oyunlar devam eder. Annesinden aldığı baskın duyguları ona yaşatacak insanları hayatına çeker. Aynı sahneleri karşısında gördüğünde kendini güvende hisseder, rahatlar. Çünkü güven duygusu hayatta kalmak demektir. Olduğu yaşa gelene kadar birlikte geldiği yol arkadaşıdır acıtan duygular ve her şeye rağmen güvenlidir, tanıdıktır.

Zarar veren, acı veren duyguları bırakamayız. Her gün kalbimiz sökülür, kendi canımızı yakarız ama yine de bırakmayız. Bırakmaktan korkarız. Bırakırsak öleceğimizi sanırız. Ki bu bir anlamda doğrudur. Eski benliği, eski inanç yapısını öldürmek demektir bırakmak, kolay değildir.

Doğuştan sahip olduğumuz esmayı açığa çıkarmak, kendini gerçekleştirmek tanımına ulaşmak için bu bırakışlar zorunludur. Eskileri bırakmadan yenilere alan da açamayız. İşte döngülerde burada başlar.

Neyi bırakması gerektiğini ruh iyi bilir. Bilir ama bilmek ve yapmak farklı şeyler olduğundan somut atamaz. Bilgi bir yere kadar gider. Yapabilmek için içimizde istek kimyasının aktif olması gerekir.

Bildiklerimizi bile isteye hayata geçirip somut adım attığımızda yapma kimyamız gelirşir. Bisiklete binmek, araba kullanmak gibi düşünün. O konu kolaylıkla yapılır hale gelir.

Bırakmak gereken konuların bilgileri hayata geçirilmediğinde, ilerleyen zamanlarda aynı konularla tekrar karşılaşır yolda.

Ve bu kez çok daha zor versiyonlarıyla, mecburen bırakmak zorunda kalırız. Bu nedenle mecbur kalmadan harekete geçmek, denemek önemlidir.

Yaradan hiçbir emeği ziyan etmez. Bazen biz bir adım atarız, destek gelir. Arkamızdan yardımlar gönderilir. Yaşamın mucizesi bence burada saklı. Bilinmezliğin için de cesaret edip ilerledikçe yolda karşımıza gelenler de.

Sizi zorlayan hangi sahneler tekrar ediyorsa hayatınızda şunu hatırlayın; bunlar değişebilir.

Ve fakat gerçekten isterseniz, niyet ederseniz ve daha önce denemediğiniz yeni yollar denerseniz.

Kendinize izin verin, bugün hemen şimdi bir adım atın.
Kendinize rağmen, zorlayarak da olsa atın o adımı. İlk zamanlar azıcık kendimizi ittirmek gerekiyor. Yoksa yıllar geçiyor biz yerimizde sayıyoruz. 

Ve şunu hatırlatın kendinize; yıllar sonra pişmanlığın acısı, keşkeler daha çok can yakıyor.

 Bir tane hayatımız var ve çok kıymetli.

Umarım okuyanlara iyi gelmiştir.

Sevgimle

Esra Gündüz

Mayıs 2025- Şişli

 

  
100 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın